Hesap hareketlerimi nasıl kategorilendirmeliyim?

# Hesap Hareketlerimi Nasıl Kategorilendirmeliyim?

Merhaba finans meraklısı! Banka hesap özetine bakarken “Ben bu kadar para harcadım mı gerçekten?” diye düşündüğün oldu mu hiç? Peki ya maaşının nereye gittiğini anlamaya çalışırken kafanı duvarlara vurdun mu? Endişelenme, yalnız değilsin! Dünya genelinde insanların %65’i hesap hareketlerini düzenli olarak takip etmiyor ve nereye para harcadıklarını tam olarak bilmiyor. İşte tam da bu yüzden hesap hareketlerini kategorilendirmek, finansal sağlığın için hayati önem taşıyor.

Bu yazıda, hesap hareketlerini etkili bir şekilde kategorilendirmenin püf noktalarını, hangi kategorileri oluşturman gerektiğini ve bu işi kolaylaştıracak araçları seninle paylaşacağım. Hazırsan başlayalım!

Hesap Hareketlerini Kategorilendirmenin Önemi Nedir?

Hesap hareketlerini kategorilendirmek, finansal haritanı çıkarmanın en etkili yoludur. Düşünsene, her ay düzenli olarak 3.000 dolar kazanıyorsun ama ay sonunda hesabında sadece 100 dolar kalıyor. Nereye gitti bu para? İşte kategorilendirme tam da bu soruya yanıt veriyor.

Araştırmalar, düzenli olarak harcamalarını kategorilendiren kişilerin, finansal hedeflerine ulaşma olasılığının %42 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Örneğin, Avustralya’da yapılan bir çalışmada, harcamalarını kategorilendiren kişilerin yıllık ortalama 2.200 dolar daha fazla tasarruf edebildiği ortaya çıktı. Bu küçük bir rakam gibi görünebilir, ama 10 yılda 22.000 dolar eder ve bu da güzel bir tatil ya da araba için yeterli bir meblağ!

Ayrıca, kategorilendirme sayesinde gereksiz abonelikler, aşırı yemek siparişleri veya impulsif alışverişler gibi “para tuzakları”nı tespit edebilirsin. Bir düşün, Netflix, Spotify, Amazon Prime, Disney+ ve daha nicesi… Küçük gibi görünen bu abonelikler bir araya geldiğinde, aylık bütçende ciddi bir yer kaplıyor olabilir. Örneğin, Amerikalı bir tüketici ortalamada 12 farklı abonelik hizmetine abone ve bunlara aylık 273 dolar ödüyor. Şaşırdın mı?

Temel Harcama Kategorileri Nasıl Belirlenir?

Hesap hareketlerini kategorilendirmeye başlamadan önce, temel kategorileri belirlemelisin. Bu kategoriler kişiden kişiye değişebilir, ancak bazı evrensel kategoriler vardır ki bunlar hemen herkesin bütçesinde yer alır.

İlk olarak, sabit giderlerini belirlemelisin. Bunlar her ay düzenli olarak ödediğin ve genellikle değişmeyen harcamalardır: kira/mortgage ödemeleri, faturalar (elektrik, su, internet), sigorta primleri ve kredi ödemeleri gibi. Örneğin, Kanada’da ortalama bir hane, gelirinin %35’ini konut masraflarına ayırıyor.

İkinci olarak, değişken giderlerini belirle. Bunlar market alışverişi, ulaşım, sağlık harcamaları, giyim ve eğlence gibi aylık tutarı değişebilen harcamalardır. İsviçre’de yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir aile bütçesinin %14’ünü gıda harcamalarına ayırıyor.

Son olarak, isteğe bağlı harcamaları kategorilendirmelisin. Bunlar olmasa da olur dediğin lüks alışverişler, dışarıda yemek, tatil ve hobi harcamaları gibi kalemlerdir. Singapur’da yapılan bir çalışma, Y kuşağının gelirinin ortalama %19’unu lüks harcamalara ayırdığını gösteriyor.

Benim tavsiyem, bu kategorileri kendi yaşam tarzına ve finansal hedeflerine göre özelleştirmen. Belki sen bir kahve tutkunusun ve Starbucks harcamaların için ayrı bir kategori oluşturmak isteyebilirsin. Ya da belki bir kitap kurdusun ve kitap alışverişlerin için özel bir bütçe ayırmak istiyorsun. Önemli olan, kategorilerin senin finansal resmini doğru bir şekilde yansıtmasıdır.

Dijital Bankacılık Uygulamalarıyla Kategori Yönetimi

Teknoloji çağında yaşıyoruz ve bu, finans yönetimimizi de kolaylaştırıyor. Dijital bankacılık uygulamaları, hesap hareketlerini otomatik olarak kategorilendirme konusunda harikalar yaratıyor.

Revolut, N26, Monzo gibi dijital bankalar, yapay zeka algoritmalarını kullanarak harcamalarını otomatik olarak kategorilendiriyor. Örneğin, bir restoranda kredi kartınla ödeme yaptığında, uygulama bunu “Yemek & İçecek” kategorisine atıyor. Ya da bir H&M mağazasında alışveriş yaptığında, harcama otomatik olarak “Giyim” kategorisine düşüyor. Bu dijital bankalar, kullanıcılarına ay sonunda detaylı harcama raporları sunarak, nereye ne kadar para harcadıklarını görsel grafiklerle gösteriyor.

Örneğin, İngiltere merkezli dijital banka Monzo, kullanıcılarına “Spending Insights” (Harcama İçgörüleri) adında bir özellik sunuyor. Bu özellik sayesinde, kullanıcılar aylık harcamalarını kategorilere göre görüntüleyebiliyor ve önceki aylarla karşılaştırabiliyorlar. Monzo kullanıcıları, bu özellik sayesinde ortalama %8 daha fazla tasarruf ettiklerini bildiriyorlar.

Ancak dijital bankacılık uygulamalarının da sınırlamaları var. Bazen harcamaları yanlış kategorilendirme yapabiliyorlar. Mesela, bir teknoloji mağazasında yaptığın alışverişi “Elektronik” yerine “Giyim” kategorisine atayabilirler. Bu yüzden, otomatik kategorilendirmeye tamamen güvenmek yerine, düzenli olarak kontrol etmek ve gerektiğinde manuel düzeltmeler yapmak önemli.

Benim önerim, dijital bankacılık uygulamalarının sunduğu otomatik kategorilendirme özelliklerini kullanman, ancak ayda bir kez oturup bu kategorilendirmeleri gözden geçirmen ve gerekli düzeltmeleri yapman. Bu şekilde, hem zamandan tasarruf edersin hem de daha doğru finansal verilerle çalışırsın.

Bütçe Uygulamalarıyla Harcama Takibi Nasıl Yapılır?

Dijital bankacılık uygulamalarının yanı sıra, özel olarak bütçe takibi için tasarlanmış uygulamalar da hesap hareketlerini kategorilendirmede büyük kolaylık sağlıyor. Bu uygulamalar, birden fazla banka hesabını ve kredi kartını tek bir platformda birleştirerek, tüm finansal resmi görmenize olanak tanıyor.

Mint, YNAB (You Need A Budget), PocketGuard ve Wallet gibi popüler bütçe uygulamaları, banka hesaplarınızla entegre olarak harcamalarınızı otomatik kategorilendiriyor ve detaylı raporlar sunuyor. Örneğin, YNAB kullanıcıları, uygulamayı kullanmaya başladıktan sonraki ilk ay içinde ortalama 600 dolar tasarruf ettiklerini bildiriyorlar. Bu, yılda 7.200 dolar eder!

Bu uygulamaların en büyük avantajı, sadece geçmiş harcamaları kategorilendirmekle kalmayıp, gelecek için bütçe planlaması yapmanıza da yardımcı olmalarıdır. Örneğin, “Bu ay eğlence için maksimum 200 dolar harcayacağım” diye bir hedef belirleyebilir ve uygulama bu limiti aştığınızda sizi uyarabilir.

Almanya merkezli fintech şirketi Outbank’in CEO’su Sebastian Diemer, “Bütçe uygulamaları, kullanıcıların finansal davranışlarını değiştirmelerine yardımcı oluyor. Harcamalarını kategorilendiren ve takip eden kullanıcılar, finansal hedeflerine %73 daha hızlı ulaşıyorlar” diyor.

Ancak bütçe uygulamalarının da bazı dezavantajları var. Bazıları ücretli abonelik gerektiriyor ve bazıları belirli ülkelerde veya bankalarda çalışmıyor olabilir. Ayrıca, veri güvenliği konusunda endişeleriniz varsa, banka bilgilerinizi üçüncü taraf uygulamalarla paylaşmak konusunda temkinli olmanız gerekebilir.

Benim tavsiyem, ihtiyaçlarınıza ve yaşadığınız ülkeye uygun bir bütçe uygulaması seçmeniz ve bu uygulamanın güvenlik politikalarını dikkatle incelemeniz. Doğru uygulamayı bulduğunuzda, finansal yönetiminiz çok daha kolay ve etkili hale gelecektir.

Excel veya Google Sheets ile Manuel Kategori Takibi

Dijital bankacılık ve bütçe uygulamaları harika araçlar, ancak bazılarımız daha geleneksel yöntemleri tercih edebilir veya verilerimiz üzerinde tam kontrol sahibi olmak isteyebiliriz. İşte burada Excel veya Google Sheets gibi elektronik tablolar devreye giriyor.

Manuel kategori takibi, daha fazla zaman ve çaba gerektirse de, finansal verileriniz üzerinde %100 kontrol sağlar. Ayrıca, kendi özel kategorilerinizi oluşturabilir ve harcamalarınızı tam olarak istediğiniz şekilde analiz edebilirsiniz.

Bir elektronik tablo oluşturmak için, öncelikle tarih, açıklama, miktar ve kategori sütunları oluşturmalısınız. Daha sonra, banka hesap özetlerinizi indirip bu verileri tablonuza aktarabilir ve her bir işlemi manuel olarak kategorilendirmeye başlayabilirsiniz. Pivot tablolar ve grafikler kullanarak, harcamalarınızı çeşitli açılardan analiz edebilirsiniz.

Japonya’da “Kakeibo” adı verilen geleneksel bir bütçeleme yöntemi var. Bu yöntem, tüm gelir ve giderleri manuel olarak kaydetmeyi ve her ay finansal durumu gözden geçirmeyi içeriyor. Japonya’nın yüksek tasarruf oranlarının (ortalama %20) arkasındaki sırlardan biri olarak görülüyor. Belki de manuel takibin gücünü gösteriyor, ne dersin?

Excel veya Google Sheets kullanmanın bir diğer avantajı da, verilerinizi istediğiniz gibi özelleştirebilmenizdir. Örneğin, harcamalarınızı sadece kategorilere göre değil, aynı zamanda alt kategorilere göre de sınıflandırabilirsiniz. “Yemek” ana kategorisi altında “Market”, “Restoran” ve “Yemek Siparişi” gibi alt kategoriler oluşturabilirsiniz.

Manuel takibin en büyük dezavantajı zaman alıcı olmasıdır. Ancak, ayda bir kez oturup tüm harcamalarınızı kategorilendirmek için 1-2 saat ayırırsanız, finansal durumunuz hakkında çok daha net bir resim elde edebilirsiniz. Ayrıca, bu süreç sizi harcamalarınız üzerinde düşünmeye ve daha bilinçli finansal kararlar almaya teşvik eder.

Gelir Kaynaklarını Kategorilendirme Stratejileri

Hesap hareketlerini kategorilendirirken çoğu zaman harcamalara odaklanırız, ancak gelir kaynaklarını kategorilendirmek de en az o kadar önemlidir. Özellikle birden fazla gelir kaynağına sahipseniz, bu kaynakları doğru şekilde kategorilendirmek, finansal resminizi daha net görmenize yardımcı olur.

Gelir kaynaklarınızı ana gelir (maaş, düzenli iş geliri) ve yan gelir (freelance işler, yatırım gelirleri, kira gelirleri) olarak kategorilendirmek iyi bir başlangıç olabilir. Bu şekilde, farklı gelir kaynaklarınızın toplam gelirinize katkısını görebilir ve gelir çeşitlendirme stratejinizi buna göre belirleyebilirsiniz.

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir milenyal, hayatı boyunca 12-15 farklı işte çalışıyor ve giderek daha fazla kişi birden fazla gelir kaynağına sahip oluyor. Örneğin, tam zamanlı bir işte çalışırken aynı zamanda Etsy’de el yapımı ürünler satmak veya hafta sonları Uber sürücülüğü yapmak gibi. Bu “yan işlerin” toplam gelire katkısı ortalama %20-30 civarında olabiliyor.

Gelir kaynaklarınızı kategorilendirirken, vergi etkilerini de göz önünde bulundurmanız önemlidir. Farklı gelir türleri, farklı vergi oranlarına tabi olabilir. Örneğin, Kanada’da yatırım gelirleri (sermaye kazançları), normal gelir vergisi oranının yarısı kadar vergilendirilir. Bu nedenle, gelir kaynaklarınızı vergi kategorilerine göre de sınıflandırmak, vergi planlamanızı optimize etmenize yardımcı olabilir.

Ayrıca, gelir kaynaklarınızı “pasif” ve “aktif” olarak kategorilendirmek de faydalı olabilir. Aktif gelir, zamanınızı ve emeğinizi doğrudan harcayarak elde ettiğiniz gelirdir (maaş, freelance işler). Pasif gelir ise, sürekli çaba harcamadan elde ettiğiniz gelirdir (yatırım gelirleri, telif hakları, kira gelirleri). Finansal bağımsızlık için pasif gelir kaynaklarını artırmak önemlidir. Singapur’da yapılan bir çalışma, finansal olarak bağımsız bireylerin gelirlerinin ortalama %40’ını pasif kaynaklardan elde ettiklerini gösteriyor.

Kategorilendirme ile Finansal Hedeflere Ulaşma

Hesap hareketlerini doğru kategorilendirmek, finansal hedeflerinize ulaşmanın ilk adımıdır. Kategorilendirme sayesinde, nerede fazla harcama yaptığınızı, nerede tasarruf edebileceğinizi ve hangi alanlarda bütçenizi optimize edebileceğinizi görebilirsiniz.

Öncelikle, kategorilendirme sonuçlarınızı analiz ederek finansal hedeflerinizi belirleyin. Örneğin, eğlence kategorisinde çok fazla harcama yapıyorsanız, “Eğlence harcamalarımı %20 azaltacağım” gibi spesifik bir hedef belirleyebilirsiniz. Ya da yemek siparişlerine çok para harcıyorsanız, “Haftada en fazla bir kez yemek sipariş edeceğim” diye bir kural koyabilirsiniz.

İsveç’te yapılan bir çalışma, harcamalarını düzenli olarak kategorilendiren ve buna göre spesifik finansal hedefler belirleyen kişilerin, hedeflerine ulaşma olasılığının %78 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Örneğin, İsveçli bir çift, kahve harcamalarını kategorilendirdikten sonra, günde ortalama 10 euro harcadıklarını fark etti. Evde kahve yapmaya karar verdiler ve yılda 3.650 euro tasarruf ettiler – bu parayla İtalya’ya harika bir tatil yaptılar!

Kategorilendirme ayrıca, finansal önceliklerinizi belirlemenize de yardımcı olur. Belki de fark edeceksiniz ki, gerçekten değer verdiğiniz şeylere yeterince para harcamıyorsunuz, ama önemsemediğiniz şeylere fazla harcıyorsunuz. Örneğin, seyahat etmeyi seviyorsanız ama seyahat kategoriniz bütçenizin çok küçük bir kısmını oluşturuyorsa, önceliklerinizi yeniden değerlendirmeniz gerekebilir.

Son olarak, kategorilendirme size zaman içinde ilerlemenizi takip etme imkanı verir. Aylık veya yıllık bazda kategorilere göre harcamalarınızı karşılaştırarak, finansal alışkanlıklarınızın nasıl değiştiğini görebilirsiniz. Belki de yıllar içinde yemek dışarıda yeme harcamalarınız azalmış ve sağlık/fitness harcamalarınız artmıştır – bu, yaşam tarzınızdaki değişimi yansıtır.

Unutma, hesap hareketlerini kategorilendirmek bir son değil, finansal hedeflerinize ulaşmak için bir araçtır. Kategorilendirme sonuçlarınızı düzenli olarak gözden geçirin ve buna göre stratejilerinizi ayarlayın. Zaman içinde, daha bilinçli finansal kararlar alacak ve hedeflerinize daha hızlı ulaşacaksınız.

İşte bu kadar dostum! Hesap hareketlerini kategorilendirmenin inceliklerini, önemini ve nasıl yapılacağını detaylıca anlattım. Şimdi sıra sende – hangi yöntemi kullanacaksın? Dijital bankacılık uygulamaları mı, bütçe uygulamaları mı, yoksa geleneksel Excel tabloları mı? Seçim senin, ama en önemlisi, bugün başlamak! Finansal özgürlüğe giden yolculuğun ilk adımını at ve hesap hareketlerini kategorilendirmeye başla. Bol şanslar!